6 Eylül’de başlayacak olan ‘zorunlu’ PCR testinin ücretli mi ücretsiz mi olması gerektiği tartışması,
‘Karar yasal mı değil mi?
Kişiler PCR testine zorlanabilir mi?’ tartışmasına evrildi.
Birçok sosyal medya kullanıcısı ‘zorunlu’ uygulama karşısında mahkemeye gideceğini duyururken hukukçular da kararın makul ve Avrupa’da örnekleri olmasına rağmen anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekiyor.
ANAYASAYA AYKIRI
İstanbul Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim dalı öğretim üyesi Dr. Volkan Aslan, zorunlu PCR ya da zorunlu aşı uygulamalarının makul, anlaşılır ve hatta karşılaştırmalı örneklere uygun olduğunu ancak anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Dr. Aslan “ABD ve Avrupa’da aynı tedbirler uygulanmakta. Hatta biz geç bile kaldık! Naçizane, çok daha sert tedbirler alınması gerektiğini düşünüyorum ancak bir hukukçu olarak tedbirlerin hukuka aykırı olduğunu söylemeliyim. Mart 2020’den yani pandeminin başından beri alınan sokağa çıkma, maske zorunluluğu, restoranların kapanması gibi her tür kısıtlama anayasaya aykırıydı. ‘Zorunlu’ PCR testi uygulaması da aynı nedenden anayasaya aykırıdır” diyor.
HUKUKTAN ÖDÜN VERİLMEMELİ
Nedir o nedenler? İç işleri Bakanlığı ‘zorunlu’ PCR testi uygulaması için bir genelge yayınladı. Yeterli değil mi? Dr. Aslan şöyle açıklıyor: “Hayır, değil. Sıkıntı prosedürde. 1982 anayasası ‘Temel hak ve özgürlükler sadece kanun ile kısıtlanabilir’ diyor. Bu şu demek; pandemi gibi olağanüstü bir durumda ‘zorunlu’ uygulamalar ancak OHAL ya da TBMM’nin bir pandemi yasası çıkarması ile mümkün. ‘Ha genelge ile uygulanmış ha kanun. Ne fark eder?’ diyenler var. Çok fark var. Yasal zemine oturmayan her kısıtlama hak ihlallerini meşrulaştırır, aşı karşıtlığını kuvvetlendirir. İç İşleri Bakanlığı genelgenin dayanağı olarak İl İdaresi Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu gösteriyor ancak bu yeterli değil çünkü o kanunlarda (kolera- tifüs gibi hastalıklardan bahsediliyor) genelgelerle uygulanan tedbirlerden bahsedilmiyor. İtalya, Fransa, Belçika gibi ülkelerde de benzer uygulamalar var. Ancak bu ülkeler OHAL ya da pandemi yasası ile durumu yasal bir zemine oturttu. Bizde ise parlamento yasallık sorununu umursamıyor, yüksek mahkemeler de tedbirlerle ilgili tatmin edici kararlar vermiyor. Unutulmamalı ki hukuk devletinden verilen her ödün salgın hastalıklar kadar tehlikeli olabilir.”
TOPLUM SAĞLIĞI ÖNEMLİDİR
Avukat Mahir Işıkay: “Birçok konuda olduğu gibi işin hukuki boyutunu sonradan tartışıyoruz. Kamu sağlığını korumak için şüphesiz her türlü önlem alınabilir. Elbette toplum sağlığı çok önemlidir ancak bunu yaparken bireyin vücut bütünlüğünün ihlalini nasıl engelleyeceğiz? Hak ihlallerinin önlenmesi, tıbbi tedbirler ve de zorunlu uygulamalar ile sonuçları bakımından daha açık, öngörülebilir, anlaşılabilir kanuni dayanağa ihtiyaç vardır. Eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi kamusal hizmetlerde aşılı- aşısız vatandaş ayrımı yapılamaz ve kişinin PCR testi olup, olmayacağı ‘zorunlu’ kılınamaz. Zira bu konuda bir yasal düzenleme bugüne kadar yapılmamıştır.”
KANUN İLE MÜMKÜN
Hukukçu, Dr. Rezan Epözdemir, ‘zorunlu’ PCR testi uygulamasının vücut bütünlüğüne bir müdahale olduğunu belirterek, “Bir zorunluluk varsa bunu kanun ile yapmak lazım. Genelge ile ‘zorunluluk’ olmaz. Nitekim anayasanın 19. maddesi ‘Tıbbi zorluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel- tıbbi deneylere tabii tutulamaz’ der. Eğer bu maddeye dokunmayı düşünüyorsanız o zaman 13. maddeyi hatırlayacaksınız; ‘Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması hakkın özüne dokunmayacak, ölçülülük ilkesi ile demokratik toplum düzeninin gereklilerine uygun şekilde kanun ile sınırlanabilir’ der. Anayasa mahkemesi de Avrupa İnsan Hakları mahkemesi de zorunlu PCR ve zorunlu aşı uygulamalarına ancak kanun ile yapılması halinde izin veriyor. Tüzük, yönetmelik, genel düzenleme ile yapılamaz. Bu nedenle zorunlu PCR yaptırmak istemeyenler idare mahkemesine iptal davası açacaklardır” uyarısında bulunuyor. O halde parlamento neyi bekliyor? Kapsamlı bir kanun çıkarmak zor mu? Dr. Epözdemir ‘Neden bekliyorlar bilemiyorum ancak yapılabilir, çok zor değil. Sonuçta siyaset üstü bir mesele. Parlamentoda hemen hemen tüm partiler, kamu sağlığı ile alakalı olduğundan, ortak karar verecektir diye düşünüyorum” diyor.
SOSYAL MEDYA BÖLÜNDÜ
Aşı olanlar da hasta oluyor, virüsü bulaştırabiliyorsa 85 milyon haftada 2 kez PCR testi olsun.
‘Haftada 2 kez test yaptıracaksın’ demek bir süre sonra yaşamı çekilmez hale getirecek ve sonunda ‘Aşı olayım da kurtulayım’ diyeceksin. Bu dolaylı da olsa aşıya zorlamaktır.
Hasta olmayan, hastalık belirtisi taşımayan birine ‘zorunlu’ PCR testi uygulaması yapılamaz.
Kısıtlamalar geldiğinde ‘Vah’ okullar kapandığında ‘Of’ diyorsunuz. Bizlerin, çocukların yaşam ve eğitim hakkı için ben de ‘zorunlu’ PCR’ testine evet diyorum.
Bilinçli ve sorumlu vatandaşlık gereği bizler 3 doz aşımızı yaptırıyor ve bu pandeminin bitmesi için elimizi taşın altına koyuyorsak kimler aşılı, kimler değil bilmek de hakkımız.
Sizin sorumsuzluğunuz, bilim dışı, hiçbir belge ve araştırmaya dayanmayan, temelsiz komplo teorileriniz yüzünden ben ya da çocuğuma bir şey olursa hesabını kim verecek? Madem aşı olmuyorsun o zaman PCR yaptırmak zorundasın.
‘Zorunlu’ PCR testi uygulaması bizi değil aşısızları korumak içindir.